Kalp NakliKalp nakli, uzmanlık gerektiren ancak ameliyat tekniği açısından çok zor olmayan bir işlemdir. Bu konudaki ilk çalışmalar 1930'lu yıllarda başlamıştır. Ancak o dönemde cerrahlar, vücudun yeni organı kabul etme sorununu tam olarak çözememişlerdir. Vücut, dışarıdan gelen tüm mikroplara olduğu kadar, yabancı dokulara da karşı çıkarak reddeder. Reddetme olayını engelleyen veya bağışıklık sistemini baskı altına alan ilaçların geliştirilmesi, insan vücudunun kalp gibi aktarılmış organları kabul etmesini ve benimsemesini sağlamaktadır. Kalp Nakli Ameliyatının Sağladığı OlanaklarKalp nakli çok masraflı bir ameliyat olduğu için herkese uygulanamamaktadır. Bununla birlikte şeker hastalığı ya da kanser gibi diğer ciddi hastalıkları olan hastalar baştan elenir. 55 yaş ve yukarısı ya da iyileşme sürecini geciktirecek nitelikte akciğer hastalığı bulunan bireyler de bu olanaklardan yararlanamazlar. Kalp Nakli Ameliyatı İçin Vericinin Kalbinin AktarılmasıKalbin verici bireyden alıcıya aktarılması esnasında geçen zaman çok büyük önem taşır. Vericinin sürekli alıcının yakınında bulunmaması doğaldır. Bu sebepten dolayı hemen her zaman çeşitli kurumların iş birliği ve ciddi bir organizasyon gereklidir. Normal koşullar altında uçak, helikopter ve polisin gözetiminde ulaşım yapılır. Genellikle soğuk iskemi süresinin (yani kalbin her iki beden arasında geçirdiği tüm sürenin teknik ismidir) üç saat ve daha üstünde bir zamanda olmaması istenir. Yolculuk sırasında steril polietilen maddeli torbalara yerleştirilen kalp, özel bir kap içinde tutularak -4 derece sıcaklıkta sabitlenir. Kalbin Nakil İşlemiNakil, verici kalbinin birçok kastan oluşan bölümünü (yani sol ve sağ karıncık) damarları ile birlikte, alıcı kalbinin kulakçıklarının (düşük basınçlı kan pompalama odacıkları) altına dikimiyle oluşmaktadır. Alıcı bireyin kalbi, devreden çıkarıldıktan sonra ise kan kalp-akciğer aygıtından geçer. Bu yöntemle bedenin her yeri oksijen ve gerekli besinleri almış olur. Yeni kalp yerine konulup kanla beslenmeye başlayınca sıklıkla hemen çalışmaya başlar. Ancak bazen, kalbin içindeki elektriksel uyarı sistemi gören küçük bir elektronik kalp pilinin yardımına ihtiyaç duyulabilir. Ameliyatın ardından geçen ilk günlerde kalp biraz yavaş çalışıyor olduğundan, düzenli bir şekilde atmasını sağlamak için hastaya kalbi uyarıcı ilaçlar verilir. Kalp Nakli Ameliyatının SonrasıHasta yaklaşık altı saat sonra kendine gelmeye başlar, konuşup yemek yiyebilecek seviyeye gelir. Üç gün sonra ne kadar güç kazandığını egzersiz bisikletinde deneyebilir. Ancak kritik dönem bitmiş sayılmaz. Ameliyat ne kadar başarılı geçerse geçsin, dokular ne kadar iyi uyuşursa uyuşsun ameliyattan yaklaşık üç gün sonra beden hemen her zaman kalbi reddetmeyi deneyebilir. Bu durum, kalbin hareketlerini izleyen aygıtta (elektrokardiyogram) az bir düzensizlikle kendini belli eder. İhtiyaç varsa, tanıyı doğrulamak adına kalp kasından biyopsiyle bir parça alınır. Kalbin Vücudu Reddinin ÖnlenmesiEğitim almış uzmanlar çeşitli ilaçlardan herhangi birini seçerek bağışıklık sistemini baskı altına alan bir tedaviye başlar. Şiddetli kalp reddetme eğilimi, ameliyattan sonra yaklaşık olarak iki-üç ay kadar sürer. Daha sonrasında ise vücudun bağışıklık sistemi yeni organa alışmaya başlar. Ancak hastanın hayatı boyunca bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlardan belli bir miktarda kullanması gerektiği uzman hekimler tarafından önerilmektedir. |
Kalp nakli ameliyatı sırasında yaşananlar gerçekten büyüleyici. Ancak, ameliyat sonrasında bedenin yeni kalbi reddetme olasılığı ne kadar sık görülüyor? Ve bu durumda kullanılan ilaçların yan etkileri konusunda bilgi verir misiniz?
Cevap yazKalp nakli ameliyatı gerçekten tıp biliminin en etkileyici başarılarından biri, Tanbek. Ameliyat sonrası vücudun yeni kalbi reddetme olasılığı, modern tıbbın gelişmesiyle birlikte azalmış olsa da, tamamen ortadan kalkmış değil. Reddetme riski, özellikle ilk yıl içinde daha yüksek. Bu riski azaltmak için hastalara immünosupresif ilaçlar verilir. Ancak, bu ilaçların da yan etkileri olabilir. Örneğin, enfeksiyon riskinin artması, böbrek fonksiyonlarında azalma, hipertansiyon ve bazı kanser türlerine karşı hassasiyet artışı gibi yan etkiler görülebilir. Bu nedenle, hastaların düzenli olarak doktor kontrolünde olması ve ilaçlarını dikkatle kullanması çok önemlidir.